İnsan uygarlığı birçok yönden biyolojik çeşitliliğe dayanmaktadır. Türlerin biyolojik çeşitliliğindeki ani değişiklikler, hava koşullarını ve dolayısıyla insan medeniyetlerini değiştirebilecek çevresel değişikliklere neden olmaktadır.
İnsanlık, atalarının insanlar için uygun yiyecek türleri bulmasıyla gelişen tarıma bağımlıdır. İnsanlık en az 11.000 yıl önce çiftliklerde yetiştirilecek bitki ve hayvan türlerini seçmeye başladı. Binlerce yıl geriye gittiğimizde, insanlar gıda, inşaat malzemeleri, tekstil ve ilaç için türler üzerinde yapay seçilim uygulamışlardır. Bu ilerleme hala devam etmektedir. İnsan zekası, doğal dünyayı incelemekten ve endüstriyel kullanım için malzemeleri ve bileşikleri doğrudan kullanmaktan veya değiştirmekten yararlanmaya devam etmektedir. Mevcut biyolojik çeşitlilik düzeyini korumak, keşiflerin yapılma olasılığını önemli ölçüde artıracaktır.
Yeni Keşifler
Örneğin, 1969'da Thomas D. Brock ve Hudson Freeze, Yellowstone Ulusal Parkı'ndaki Lower Geyser Basin’ini inceliyorlardı ve şaşırtıcı derecede ısıya dayanıklı bir bakteri türü keşfettiler. Bu bakteriden Taq polimeraz adı verilen bir enzim izole edildi. Bu enzim, araştırmacıların, ilaç, gıda ve tüketim mallarının üretiminde devrim yaratan biyoteknolojik gelişmelerin çoğunun altında yatan polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) gerçekleştirmesine olanak tanımaktadır.
Bazıları için insanlığa fayda sağlayan keşifler, biyoçeşitliliğin korunmasında insan sorumluluğunun en güçlü argümanıdır; diğerleri için biyoçeşitliliğin kendi iyiliği için korunması gerektiğini savunarak daha az insan merkezli bir görüşe sahiplerdir. İnsan faaliyetleri biyolojik çeşitliliği azalttığı için, zararı en aza indirmek bizim sorumluluğumuzdadır.