35.5:

Eşeysiz üreme

JoVE Core
Biologie
Un abonnement à JoVE est nécessaire pour voir ce contenu.  Connectez-vous ou commencez votre essai gratuit.
JoVE Core Biologie
Asexual Reproduction

27,372 Views

02:38 min

February 27, 2020

Aseksüel üreme, bitkilerin çiçek yetiştirmeden, tozlayıcıları çekmeden veya tohumları dağıtmadan çoğalmasına izin verir. Yavrular genetik olarak ebeveynle aynıdır ve erkek ve dişi gametlerin füzyonu olmadan üretilir.

Vejetatif üreme, bireysel bitkilerden saplar, kökler veya yapraklar gibi ayrılmış parçaların tam organizmalara dönüştüğü yaygın bir aseksüel üreme türüdür. Taraxacum cinsinden Karahindiba, tozlaşma veya gübreleme olmadan tohum üreten apomiksis adı verilen aseksüel bir üreme yöntemi kullanır.

Bitki yetiştiricileri ayrıca kesme, aşılama, katmanlama ve mikro yayılım gibi yapay eşeysiz üreme yöntemleri de kullanırlar.

Bazı bitkiler, düğümleri içeren kök kesimlerini nemli toprağa yerleştirerek ve kök salmalarına izin vererek çoğaltılabilir.

Aşılama, farklı bitkilerin arzu edilen özelliklerini birleştirmek için kullanılabilir. Bir bitkiden bir kök segmenti (Filiz) başka bir bitkiden bir kök bölümüne (stok) aşılanır veya eklenir. Zamanla, iki bitkinin vasküler sistemleri birleşerek bir greft oluşturur. Yavru büyür, yeni sürgünler ve sonunda çiçekler ve meyveler üretir. Aşılama genellikle diğer türlerin yanı sıra farklı üzüm, gül ve narenciye ağaçları üretmek için kullanılır.

<p Katmanlama, bir bitkinin genç bir sapını bükmeyi ve sapı toprakla kaplamayı içerir. Köklenme hormonları da uygulanabilir. Kökler ortaya çıktığında, yeni bitki farklı bir alana nakledilebilir.

Mikro yayılım, bitki dokusu kültürü yöntemlerini kullanarak tek bir bitkiden hızlı bir şekilde birkaç bitki üretilmesidir. Bu teknikler, doğal koşullarda yetiştirilmesi zor olan nadir veya nesli tükenmekte olan türlerin çoğaltılması için yararlıdır.

Aseksüel üreme bir takım avantajlar sağlarken, bazı aseksüel üreme türleri yok olma riski altındadır. Aseksüel üreme, bir organizmanın değişen çevresel koşullara uyum sağlama yeteneğini sınırlayarak genetik değişkenliği azaltabilir.